yüzüstü

yüzüstü
zf.
1. 脸朝地, 俯首: Yüzüstü yattı. 他俯卧下了。
2. 不管, 不关注, 不关心
3. 没有收尾, 没有结束, 没有完成: İşler yüzüstü kaldı. 事情没有做完。
-i \yüzüstü bırakmak 弃置不管, 扔下不管, 不再注意: Bütün işi yüzüstü bıraktı. 他扔下所有工作不管。Çocuklarını yüzüstü bıraktı. 他不再关心他的孩子们。-i \yüzüstü düşürmek 摔倒: Bir ense çekti, rakibini yüz üstü düşürdü. 他掐住对手的脖子, 把他摔到在地。

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • yüzüstü — zf. 1) Yüzü yere gelecek biçimde Dişçi, kendini yüzüstü bir kanepeye attı. R. N. Güntekin 2) mec. Başlanmış fakat tamamlanmamış bir durumda Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yüzüstü bırakmak yüzüstü kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzüstü bırakmak — 1) birini yapayalnız, kimsesiz, kötü bir durumda bırakmak 2) bir işi zamanında yapmayıp savsaklamak, olduğu gibi bırakmak, ihmal etmek Evdeki işimi gücümü yüzüstü bıraktım. H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzüstü kalmak — 1) bir iş, zamanında yapılmayıp olduğu gibi bırakılmak Altı hücreyle cümle kapısının taş kemeri, kalın meşe tahtasından kapı kanatları yüzüstü kaldılar. K. Tahir 2) bir iş bitirilmeden bırakılmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MÜNEKKİB — Yüzüstü düşen, kapanan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İKBAB — Yüzüstü düşme, kapanma. * Bir şeyin üstüne fazla düşme. Olması için aşırı derecede çalışma …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • İNKİBAB — Yüzüstü düşme, yere kapanma …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • bakımsızlık — is., ğı Bakımsız olma, terk edilme, yüzüstü bırakılma durumu Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış. F. H. Dağlarca …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beşik — is., ği 1) Bebekleri yatırmaya ve sallayarak uyutmaya yarayan, tahta veya demirden yapılmış sallanır bir çeşit küçük karyola Ayaklarının ucuna basarak beşiğin yanına geldi. H. E. Adıvar 2) Ambalajlanacak malın biçimine uygun olarak alta konulan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalleş — sf., Ar. ḳallāş 1) Sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan Gene gülümsüyordu ama artık kalleş bir hınç vardı gülümseyişinde. T. Buğra 2) Birine gizlice kötülük eden …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kapaklanmak — nsz 1) Ayağı takılıp yüzüstü düşmek Sofraya ağzı aşağı kapaklanmıştı. Y. Kemal 2) den. Yelkenli tekne güçlü rüzgâr veya ansızın gelen sağanak etkisiyle devrilmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”